Aşk bir zeybeğin hayata itirazıdır...

Kültürümüze Sahip Çıkalım
Tarih boyunca birçok medeniyete ve krallığa ev sahipliği yapmış olan ülkemizin her karesinde ayrı bir kültür yansıyor. görenleri kendisine hayran bırakan ve medeniyetlerin eşiği olması sebebiyle tarihi ve kültürel zenginliklerle iç içe olan ülkemizin yavaş yavaş Batılılaşarak kendi kültüründen uzaklaşması günden güne hızlanıyor. Etrafımızda nereye bakarsak bakalım artık herşey Avrupalılaşmış. Düğünler, resimler, kıyafetler ve aklınıza gelen herşey git gide kültürümüzden uzaklaşarak başka bir şekil alıyor.
Osmanlı'nın 600 sene hüküm sürdüğü eşsiz medeniyetini ve kültürünü yaydığı topraklarımızda Osmanlı kültürü sadece kalelerde, camilerde, yıkılmış tarihi eserlerde kaldı. İnsanlar üzerindeki etkisi ise zaten git gide azalarak unutulmaya yüz tuttu. Kültürümüz unutulmaya başlayınca tabi ki tarihi değerlerimizde kimisi yağmalandı, kimisi de yurt dışına çıkarıldı. Birçok eşsiz ve nadide eserler, tarihi eser kaçakçılarını eline geçerek yurtdışına kaçırıldı. Bunda kaçıranların olduğu kadar bizlerin de suçu var.Niye diye sorarsanız çünkü; tarihimize sahip çıkamadık, kıymet bilemedik.
Şimdi bir örnek vermek istiyorum: " Sene 1950'li yıllar. Balat'ta bulunan bir kütüphanede o zamanın yetkilileri bunlar gerici kitaplar diye bir kütüphane dolusu tarihi yazma eseri, bir at arabası kiralayarak oradan boşalttırıyor. At arabasının sahibi yüklüyor bütün kitapları arabasına Balat'tan Haliç'e inerken birden önüne bir adam çıkıyor, güzel giyimli başında fötür, elinde pipo ve cilalı iskarpinleri ile. Arabacıya nereye götürüyorsun bu kitapları diyor. Arabacı da Haliç'e atacağım bunları diyor. Adam bıyıklarını kıvırarak bir dakika diyor ve arabanın üstünden birkaç kitabı alıp gözlüğünü takarak inceliyor kitapları ve içlerinden bir tanesini alıyor. Arabacıya bu kitabı kendisine satmasını söylüyor. Arabacının da canına minnet ya, zaten atacak Haliç'e, hemen veriyor kitabı; ne kadar isityorsun diyor arabacıya, bi siftah at diyor yeter. Adam okkalı bir para uzatıyor arabacıya. Okkalı bir para alamanın verdiği haz ile Haliç'e doğru neşe içinde sallandırıyor. Arabacı bütün o nadide ve bir tane daha eşi bulunmayan o güzelim tarihi el yazması kitapları bir anda bırakıveriyor Haliç'in serin sularına.
Sonra ne mi oluyor? Durun anlatayım.Arabacıdan o kitabı alan adam zamanın Viyana Sefiri'ydi. O aldığı kitap şu anda Viyana Müzesi'nde sergileniyor. Kitap o kadar değerli mi derseniz hem de nasıl değerli. Yeryüzünde bir eşine daha rastlayamazsınız, çünkü; o kitap İbn-i Sina'nın "Tıp" kitabı idi. "
Makale: saatlimaarif.com dan alınmıştır.
|